SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

EDEB BAHSİ

<< 5018 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ كَثِيرٍ أَخْبَرَنَا شُعْبَةُ عَنْ قَتَادَةَ عَنْ أَنَسٍ عَنْ عُبَادَةَ بْنِ الصَّامِتِ عَنْ النَّبِيِّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ رُؤْيَا الْمُؤْمِنِ جُزْءٌ مِنْ سِتَّةٍ وَأَرْبَعِينَ جُزْءًا مِنْ النُّبُوَّةِ

 

Hz. Ubâde b. Sâmit'ten (rivayet edildiğine göre) Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

 

"Mü'minin rü'yası Nebiliğin kırkaltı cüz'ünden bir cüz'dür."

 

 

İzah:

Buhari, tabir; Müslim, rü'ya; Tirmizî, rü'ya; İbn Mâce, rü'ya; Darimi, rü'ya; Muvatta, rü'ya; Ahmed b. Hanbel, II, 18, 50, 219, 232, 233, 269,314,342,369,438,495,507, IV, 10-13 V, 316, 319.

 

(5017) numaralı hadis-i şerifte, Hz. Nebiin vefatı ile Nebilik görevinin sona erdiği ve vahyin ebediyyen kesildiği, binaenaleyh artık bundan sonra sadık rü'ya-lardan başka istikbalde olacak hadiselere dair haberleri alma yolunun kalmadığı ifâde edilmektedir.

 

Buna göre, Hz. Nebiin dar-i bakaya irtihali ile Nebilik so­na ermiş ve gayba ait haberleri bilme hususunda ilham kabilinden olan rü'yadan başka bir yol kalmadığından artık gaybı bilme konusunda elde nübüvvet gibi kesin bir delil kalmamıştır. Çünkü her ne kadar rü'yayı sa-dıka ve ilham hak ise de bir kimsenin görmüş olduğu rüya ve almış oldu­ğu ilham kendisi için bir delil olsa da başkaları için delil olamaz. Mevzu-muzu teşkil eden (5017) numaralı hadis ise sahibi için bir delil ve gayba ait sağlam bir bilgi kaynağı olması bakımından sadık rü'ya vahye benze­tilerek Nebiliğin kırkaltı cüz'ünden bir cüz sayıldığı ifade edilmek­tedir. Bazılarına göre ise Nebilikten bir cüz olduğu söylenen sadık rü'yadan maksat, Yusuf (a.s.)'a verilen rü'ya tabiri ilmidir.

 

Hafız İbn Hacer'in Fethü'l - Bari'de açıkladığına göre sadık rü'yanıh Nebiliğin kaç cüz'ünde bir cüz olduğuna dair rivayetler çok farklı­dır. Bunlar içerisinde en sahih olan rivayetler sadık rü'yanın Nebi­likten; 1/26, 1/40, 1/45, 1/48, 1/47, 1/49, 1/50, 1/70, 1/76, cüz olduğuna dair rivayetlerdir. Nebilikten 1/24, 1/25, 1/27, 1/42, 1/72, cüz oldu­ğuna ifade eden zayıf rivayetler de vardır.

 

Hattâbî'nin açıklamasına göre mevzumuzu teşkil eden (5018) numara­lı hadis-i şerifi, rüya mselesinin aslını tahkik ve tetkik etmekte ve onun başkalarında değil de sadece Nebilerde Nebiliğin cüz'lerin-den bir cüz olduğunu ve Nebilerin uyanık iken vahy aldıkları gibi uyurken de rü'yalarmda vahy aldıklarını ifade etmektedir.

 

Yine Hattâbî'nin (r.a.)'in haber verdiğine göre İbn el-Arabî Umeyr'den naklen: "Nebilerin rü'yası vahiydir" mealinde bir hadis rivayet etmiş ve arkasından: "... yavrum ben rü'yamda seni bo­ğazladığımı görüyorum. Artık bak ne düşünürsün? (çocuk ona şöyle) dedi:

 

Babacığım! Sana ne emr ediliyorsa yap..."[Saffat 102] âyet-i kerimesini okumuş."

 

Sadık rü'yanın Nebiliğin cüzlerinden biri olarak bildirilmesi ve bu mevzudaki rivayetlerin farklı olması meselesine gelince; bu hususta çeşitli açıklamalar yapılmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir:

 

"Bab'ımız rivayetlerinde salih rü'yanın Nebiliğin cüz'lerinden olduğu üç hadisle bildirilmektedir. Bunların en meşhuruna göre rü'ya Nebiliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz'dür. İkinciye göre kırk beş, üçüncüye göre yetmiş cüz'ünden bir cüz'dür. Müslim'den başkalarının rivayetlerinde cüz sayıları daha da değişmektedir. Meselâ İbn Abbas (r.a) bir rivayetinde: "Elli cüz'ünden bir cüz'ü": İbn Ömer rivayetinde: "Yirmi  altı  cüz'ünden  bir  cüz'ü";  Ubade rivayetinde;  "kırkdört cüz'ünden bir cüz'üdür." denilmişir. Taberi bu ihtilâfın, rü'yayı gören­lerin muhtelif olmasından ileri geldiğine işaret etmiştir. Salih mü'minin rü'yası, Nebiliğin kırk altı cüz'ünden bir cüz, fasıkm rü'yasi ise yetmiş cüz'ünden bir cüz olur. Bazılarına göre bu ihtilâftan murad: Gizli rü'yalar yetmiş cüz'den bir cüz', aşikâr (açık) rü'yalar kırk altı cüz'den bir cüz'dür, demektir. Bir takımları da şöyle demişlerdir: "Nebi (s.a.v.)'e yirmi üç sene vahy geldi. Bu yirmiüç senenin on üçü Mekke'de, onu Medine'de geçti. Daha önceki, altı ayda vahyi rü'yada görmüştür. Bu altı ay kırk altı ayın bir cüz'üdür.

 

Mâziri diyor ki: "Ulemadan bazıları rü'yaların Nebilikle hasıl olan ve o sayede temyiz edilen şeylere kırk altıda bir cüz1 nisbetinde ben­zerliği olduğunu söylemişlerdir. Bazıları birinciye (yani altı ay rü'ya me­selesine) itiraz etmiş. Rasûlullah (s.a.v.)'in Nebilik gelmezden Önce, vahyi tam altı ay rü'yada gördüğü, tam sabit olmamıştır. Bir de peygam­ber olduktan sonra birçok rü'yalar görmüştür. Bunlar da altı aya katılınca nisbet değişir, demişlerdir. Bu ikinci itiraz batıldır. Çünkü vahyden son­raki rü'yalar melek vasıtasıyla olmuştur ki, bunlar da vahye dahil olur, ay­rıca hesaba katılmazlar.

 

Bu konuda İbn el Esir En-Nihaye isimli eserinde şöyle diyor: "Sadık rü'yanm Nebilik cüz'lerinden bir cüz' olduğu açıklanır­ken Özellikle kırkaltı cüz'den bir cüz olduğu üzerinde durulmasının ma­nası şudur: Bilindiği gibi sahih rivayetlerin ekserisine göre Hz. Peygam-ber'in Nebilik görevi yirmiüç sene sürmüştür Bunun altı ayı (yani yarım yıl) sâdık rü'ya ile geçmiştir. Bu altı aylık dönemde Hz. Peygam­ber vahyi hep sadık rü1 yalarla almıştır. İşte bu altı ay Nebilik süre­sinin tümüne nisbetle kırk altıda bir cüz' eder. Hadis-i şerifte anlatılmak istenen budur. Bu konuda gelen rivayetlerin kuvvetlisi de budur. Rü'yayı sadıkanın Nebiliğin kırk altı cüz'ünden biri olduğunu ifade eden ri­vayetler bir birbirlerini desteklemektedirler.

 

Ancak sadık rüya'mn Nebiliğin kırkbeş cüz'ünden bir cüz' olduğunu ifade eden rivayetler bulunduğu gibi, kırk cüzünden bir cüz' oldu­ğunu ifade eden rivayetler de vardur. Bu rivayetlerin manası da şudur:

 

Bilindiği gibi Hz. Nebi efendimiz vefat ettiği zaman tam 63 ya­şını doldurmamıştı. Tam altmış iki buçuk yaşında vefat ettiğini söyleyen­lere göre Nebilik dönemi yirmi iki buçuk sene sürmüştür. Ki Hz. Nebiin sadık rü'yalarla geçen altı aylık Nebilik dönemi, bu yirmi iki buçuk yılın kırkbeş cüz'ünden bir cüz' eder. Hz. Nebiin Nebilik döneminin yirmi yıl sürdüğünü ifade eden rivayetler nazar-ı itibâra alınırsa sözü geçen sadık rüya dönemi Nebiliğin kırkta bir cüz'ü eder. Sadık rü'yanın Nebiliğin bir cüz'ü olduğu ifadesine ba­karak Nebiliğin bir takım cüz'lerden meydana geldiğini ve bu cüz'lerden birine sahip olan kimsenin Nebilikten bir cüz'e sahip olacağını zannetmek doğru değildir. Bu sözün manası Nebiliğin bir takım hasletleri vardır. Sadık rü'ya görmek de onların bu hasletlerinden biridir, demektir.

 

Burada geçen "Nebilik" sözüyle Nebilerin getirip de üm­metini kabule çağırdıkları esaslar da kast edilmiş olabilir. Buna göre ha­disin manası şudur: Sadık rü'ya Nebilerin ümmetlerine tebliğ ettik­leri kırk altı esasdan biridir."[İbn el-Esir, en-Nihâye, I, 265-266.]